Emel M. Çinkılınç
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sessiz İstifa: Kimse Gitmiyor, Ama Kimse de Kalmıyor

Sessiz İstifa: Kimse Gitmiyor, Ama Kimse de Kalmıyor

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çalışanların sessizliği, aslında en yüksek sesli alarm olabilir.

Hiç işe giderken kendi kendinize şunu düşündüğünüz oldu mu:

“Bugün benden fazlasını beklemesinler…”

İşte bu cümle, sessiz istifanın en yalın ifadesi.

Son zamanlarda iş dünyasında sıkça konuşulan bir kavram var: sessiz istifa. İlk duyulduğunda kulağa işten gizlice ayrılmak gibi geliyor. Oysa aslında çok daha farklı: Çalışan işten ayrılmıyor ama içten içe kopuyor. Masasında oturuyor, toplantıya katılıyor, görevlerini yerine getiriyor… fakat ruhu artık orada değil.

Sessiz istifa, bir işten değil; bir histen ayrılış.

Bunun ardında çoğu zaman değer görmemek yatıyor. Emek veriyorsun ama fark edilmiyorsun. Fikirlerini söylüyorsun ama duyulmuyorsun. Bir süre sonra içinden şu cümle yükseliyor: “Ne gerek var?” Ve kişi sadece zorunlu olanı yapmaya başlıyor.

Şirketler için bu çoğu zaman görünmez bir sorun. Çünkü rakamlara bakıldığında her şey aynı görünüyor: Çalışan hâlâ maaş alıyor, işine geliyor, toplantıya giriyor. Oysa gerçekte çok daha büyük bir kayıp yaşanıyor: motivasyon azalıyor, bağlılık zayıflıyor, yaratıcılık yok oluyor.

Sessiz istifayı anlamadan çözmek mümkün değil. Bu durum ne tembellik, ne de ilgisizlik. Bu, bir iş yerinde duyulan en güçlü mesajlardan biri:

“Ben değer görmüyorum.”

Çalışanlar yalnızca maaş için değil, anlamlı bir bütünün parçası olmak için çalışıyor. İşte bu yüzden çözüm düşündüğümüzden çok daha basit olabilir. Çoğu insan sadece şunu hissetmek istiyor:

“Burada fark ediliyorum.”, Burada değerliyim.”, Burada sesim duyuluyor.”

Bazen içten bir teşekkür, samimi bir takdir ya da yapıcı bir geri bildirim, uzun yıllar sürecek motivasyon kaybını önleyebilir. Küçük bir dokunuş, çalışan için büyük bir anlam taşıyabilir. Çünkü hepimiz, çalıştığımız yerde yalnızca para değil, aynı zamanda anlam ve aidiyet arıyoruz.

Unutmamamız gereken şudur ki; sessiz istifa yalnızca bireysel bir kayıp değil, aynı zamanda şirket kültürü için de ciddi bir tehdit. Fark edilmezse ekipler bağlarını kaybeder, projeler sıradanlaşır ve inovasyonun kıvılcımı sönmeye başlar. Bu nedenle yöneticilerin görevi sadece performans takibi yapmak değil, aynı zamanda çalışanların ruhuna dokunmaktır.

Sessiz istifayı önlemenin yolu, yüksek maaş artışlarından ya da büyük stratejilerden çok daha insani bir noktada gizli: samimiyet, takdir ve güven.

Viktor Frankl’ın dediği gibi:

“İnsan, yaptığı işin değil; işine kattığı anlamın insanıdır.”

Peki siz, iş yerinizde sessiz istifaya ne kadar uzaksınız?..

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!