Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluşturan esnaf ve sanatkârlar, önümüzdeki dönemde önemli bir vergi değişikliğiyle karşı karşıya. Cumhurbaşkanlığı kararıyla 2026’dan itibaren, 30 büyükşehirde faaliyet gösteren basit usulde vergilendirilen esnaflar artık gerçek usulde vergilendirilmeye tabi olacak. Bu değişiklik, devletin vergi sisteminde şeffaflığı ve kayıt dışılığı azaltma hedefleri doğrultusunda atılmış bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, bu dönüşümün erken ve hazırlıksız bir uygulama olacağını savunuyor. TESK, düzenlemenin en az üç yıl ertelenmesini talep ediyor.
Basit Usul: Küçük Esnafın Can Simidi
Türkiye’de milyonlarca esnaf, yıllardır basit usul kapsamında vergilendiriliyor. Bu sistem, düşük gelirli ve küçük ölçekli işletmelerin daha kolay vergi ödemesi ve bürokratik yüklerden korunması amacıyla uygulanıyor. Örneğin mahalle bakkalları, berberler, terziler ya da küçük tamirciler, basit usul sayesinde ağır defter tutma yükümlülüklerinden ve karmaşık vergi hesaplamalarından muaf tutuluyor.
Palandöken, bu sistemin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir güvence olduğunu belirtiyor. Ona göre, basit usul, küçük esnafın ayakta kalmasını sağlıyor ve yerel ekonomilerin canlılığını koruyor. Dolayısıyla ani bir geçişin, birçok esnafı zor durumda bırakabileceği vurgulanıyor.
Dijitalleşme ve Uyum Sorunları
Gerçek usulde vergilendirmenin hayata geçmesiyle birlikte e-fatura, e-defter ve dijital muhasebe uygulamaları zorunlu hale gelecek. Bu durum, teknolojiye yatkın, genç ve orta ölçekli işletmeler için belki avantaj olabilir. Ancak özellikle ileri yaşta olan, dijital okuryazarlığı zayıf olan veya teknolojik altyapıya erişimi sınırlı esnaflar için ciddi bir uyum problemi doğuracak.
TESK, bu noktada iki temel sıkıntıya işaret ediyor:
Altyapı eksikliği: Tüm esnafın dijital uygulamalara erişimi yok. Bazı bölgelerde internet bağlantısı, cihaz ve yazılım sorunları sürüyor.
Eğitim ihtiyacı: Dijital vergi sistemine geçiş, teknik bilgi gerektiriyor. Ancak birçok esnaf bu eğitimlere ulaşamıyor ya da öğrenme süreci onlar için zorlayıcı oluyor.
Palandöken, bu sorunlara dikkat çekerek, “Esnafımıza gerekli destekler sağlanmadan, altyapı hazır hale gelmeden atılacak adımlar, fayda yerine zarar getirebilir” diyor.
Vergi Reformunun Hedefi ve Endişeler
Devletin hedefi, kuşkusuz vergi tabanını genişletmek ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmek. Gerçek usul, daha şeffaf bir gelir beyanı ve devletin vergi gelirlerinde artış anlamına geliyor. Ayrıca büyükşehirlerdeki yoğun ticari faaliyetler düşünüldüğünde, bu geçişin mali disiplini güçlendirmesi bekleniyor.
Ancak diğer tarafta, esnafın yaşayacağı maliyet artışları ciddi kaygı yaratıyor. Gerçek usulde vergilendirme, yalnızca dijital yükümlülükler değil, aynı zamanda daha yüksek vergi ödeme riskini de beraberinde getiriyor. Bu nedenle birçok esnaf, mevcut gelir seviyeleriyle bu yükü taşımanın mümkün olmadığını dile getiriyor.
TESK’in Çözüm Önerileri
TESK, söz konusu düzenlemeye toptan bir karşı çıkış içinde değil. Ancak uygulanabilirlik açısından, kademeli geçiş ve destek mekanizmaları öneriyor. Bu çerçevede:
Geçişin en az üç yıl ertelenmesi,
Esnafa dijital eğitim programları verilmesi,
Altyapısı yetersiz bölgelerde teknik destek ve donanım sağlanması,
İlk yıllarda vergi yükünü hafifletecek geçici teşvikler uygulanması,
öneriler arasında yer alıyor.
Palandöken, “Esnafımız bu ülkenin omurgasıdır. Onları zora sokacak bir uygulama, yalnızca bireysel işletmeleri değil, toplumun genel ekonomik dengesini de sarsar” diyerek uyarıda bulunuyor.
Ekonomik ve Sosyal Yansımalar
Bu düzenlemenin yalnızca mali yönü değil, toplumsal yansımaları da olacak. Mahalle kültürünün önemli bir parçası olan küçük esnaf, yalnızca ticaret değil, aynı zamanda sosyal bir dayanışma ağı işlevi görüyor. Gerçek usule ani geçişin, binlerce esnafın dükkân kapatmasına yol açabileceği yönünde endişeler var. Böyle bir durumda hem işsizlik artabilir hem de yerel ekonomiler darbe alabilir.
Uzmanlara göre, vergi reformu elbette gerekli, ancak sosyal hassasiyetlerle uyumlu bir şekilde yürütülmeli. Aksi halde, ekonomiyi kayıt altına alalım derken, binlerce küçük işletmenin kapanma riski doğabilir.
Sonuç
Türkiye, 2026 itibarıyla önemli bir vergi reformuna hazırlanıyor. Ancak bu reformun en kritik ayağı olan esnafın uyum süreci, tartışmaların merkezinde. TESK’in çağrısı, yalnızca bir erteleme talebi değil; aynı zamanda daha planlı, destekli ve sürdürülebilir bir dönüşümün gerekliliğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde hükümetin bu taleplere nasıl yanıt vereceği, küçük esnafın geleceği açısından belirleyici olacak.