Suat Elibüyük
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Bir İmzanın Bedeli: Damga Vergisi Artışı ve İhracatçının Sessiz Çığlığı

Bir İmzanın Bedeli: Damga Vergisi Artışı ve İhracatçının Sessiz Çığlığı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Resmî Gazete’de yayımlanan karar ile, 1 Ekim 2025’ten itibaren gümrük beyannamelerindeki damga vergisi %50 artırılarak 1.350 TL’ye çıkarıldı. “Küçük bir kalem, çok da büyütmeye gerek yok” diyenler olabilir. Ama işin gerçeği şu: ihracatta küçük diye bir masraf kalemi yoktur. Çünkü her masraf, zincirleme etkisiyle hem ihracatçının hem de ülkenin rekabet gücünü törpüler.

Bir İmzanın Vergisi Olur Mu?

Damga vergisi, en basit tanımıyla bir imza, bir kâğıt, bir onay bedeli. Ama gerçekte bu bedel, kâğıt üzerinde değil, ihracatçının kan-ter döktüğü emeğin üzerine vuruluyor. Üstelik ihracatçının bugün karşılaştığı tabloya bakıldığında, bu “küçük” artışın anlamı çok daha büyük:

Navlun hâlâ yüksek, taşıma maliyetleri dünya ortalamasının üzerinde.

Liman masrafları şeffaflıktan uzak; tek kalemde, fahiş rakamlarla fatura ediliyor.

Sigorta primleri küresel riskler nedeniyle artışta.

Enerji maliyetleri üreticinin belini büküyor.

Kur oynaklığı nedeniyle fiyatlandırma yapmak neredeyse imkânsız.

Bütün bunların üzerine, şimdi bir de damga vergisi artışı geldi. Yani bir ihracatçı, malını dışarıya satabilmek için sadece üretmekle, pazarlamakla değil; aynı zamanda kağıt üzerinde vurulan her damganın bedelini ödemekle yükümlü.

Dünya İhracatçıyı Koruyor, Biz Yük Bindiriyoruz

Bugün dünyaya bakalım:

Güney Kore ihracatçısına vergi iadesi ve teşvik paketleri sunuyor.

Almanya, ihracatçısına finansman ve enerji desteği sağlıyor.

Çin, lojistik sübvansiyonlarla ihracatçısını pazarda tutuyor.

ABD, kritik sektörlerde vergi avantajlarıyla üreticisini güçlendiriyor.

Peki biz ne yapıyoruz?

İhracatçıya “daha çok döviz getir” diyoruz ama aynı anda onun yükünü artırıyoruz. Bir yandan “ihracat seferberliği” söylemleriyle vitrin süsleniyor, diğer yandan arka kapıdan küçük kalemlerle ihracatçının gücü törpüleniyor.

İhracatçı Günah Keçisi mi?

Türkiye’nin cari açığı büyüdüğünde, döviz darboğazına girildiğinde herkes aynı yere bakıyor: ihracatçı daha fazla satsın. Ama satabilmesi için öncelikle ayakta kalması gerekmez mi?

Her yeni düzenleme, her artış, ihracatçıyı adım adım pazardan uzaklaştırıyor. Küçük gibi görünen bu damga vergisi, aslında şunu söylüyor: “Sen üretsen de, satsan da, ben senden bir şey koparmadan durmam.”

Oysa ihracatçı bu ülkenin günah keçisi değil, en stratejik sermayesidir. Bugün bir beyannamenin üzerine vurulan damga, yarın Türkiye’nin ihracat hedeflerine vurulan damga olacaktır.

Şimdi şu soruyu hep beraber düşünelim:

Bir imzanın vergisiyle ekonomiyi kurtarmak mümkün mü?

Ya da başka bir deyişle:

İhracatçıyı büyütmeden Türkiye büyüyebilir mi?

Cevap açık: Hayır. Çünkü ihracatçıyı küçülten hiçbir düzenleme, Türkiye’yi büyütmez.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!