Türkiye tarım sektörü Haziran 2025’te açıklanan Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) verileriyle yeniden gündeme oturdu. TÜİK’in yayımladığı rakamlar, üreticinin sırtındaki yükün her geçen ay arttığını, maliyet baskısının ise hafiflemediğini açıkça ortaya koyuyor. Endeks, bir önceki aya göre %2,52, Aralık 2024’e göre %17,88, geçen yılın aynı ayına göre ise %33,88 arttı. On iki aylık ortalamalara göre artış oranı ise %32,27 oldu.
Bu oranlar, sadece istatistiksel bir yükselişten ibaret değil. Tarlada alınan her kararın, ahırda yapılan her harcamanın ve sofraya gelen her ürünün arkasında çiftçinin ödemek zorunda kaldığı maliyetin yükseldiğini gösteriyor. Bir başka ifadeyle, tarımda üretimin maliyeti arttıkça hem üretici hem tüketici bundan doğrudan etkileniyor.
Girdilerde Kademeli Ama Sürekli Artış
Endeksin alt gruplarına bakıldığında tablo daha net ortaya çıkıyor. Tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksi aylık bazda %2,79, yıllık bazda ise %33,92 artmış durumda. Bu kalem, tarımda üretimin günlük ihtiyaçlarını –gübre, mazot, yem, ilaç– kapsadığı için çiftçinin en büyük maliyet yükünü oluşturuyor.
Diğer yandan, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksi aylık %0,95, yıllık %33,61 arttı. Bu da traktör, tarım makineleri veya sulama sistemleri gibi uzun vadeli yatırımları daha maliyetli hale getiriyor. Ancak dikkat çekici olan nokta şu: Günlük üretimde kullanılan girdiler, yatırım harcamalarına göre daha hızlı artış gösteriyor. Bu da çiftçinin, “bugünü kurtarmak” adına yatırımlarını ertelediğini ya da küçülttüğünü düşündürüyor.
Alt Gruplarda Alarm: Gübre ve Veterinerlik Harcamaları
Haziran 2025’te Tarım-GE’nin alt kalemleri incelendiğinde, üreticiyi en çok zorlayan alanlar dikkat çekiyor. Yıllık bazda en yüksek artış %61,77 ile veteriner harcamalarında gerçekleşti. Hayvancılık sektöründe sağlık ve bakım maliyetlerinin bu denli artması, zaten kârlılık sorunu yaşayan küçük ve orta ölçekli işletmeler için ciddi bir tehdit.
Öte yandan, aylık bazda en yüksek artış %6,05 ile gübre ve toprak geliştiricilerde oldu. Gübre, bitkisel üretimin en kritik girdilerinden biri olduğu için fiyatlardaki artış, gelecek dönem rekoltesine ve dolayısıyla gıda fiyatlarına doğrudan yansıyacak. Çiftçi ya daha az gübre kullanmak zorunda kalacak ya da yüksek maliyetle üretim yapacak. Her iki durumda da zincirin sonunda tüketicinin ödeyeceği fatura artacak.
Gıda Enflasyonu Riski Güçleniyor
Tarım-GE’deki artış, makroekonomik açıdan da önemli sonuçlar doğuruyor. Girdi maliyetlerindeki yükseliş, doğrudan gıda enflasyonu riskini artırıyor. Üretim maliyeti yükselen çiftçi, ürününü daha yüksek fiyatla satmak zorunda kalıyor. Bu fiyat artışları market raflarına yansıyınca tüketicinin alım gücü daha da daralıyor.
Son yıllarda Türkiye’de gıda fiyatlarının enflasyonun üzerinde seyretmesinin arkasında yatan en önemli etkenlerden biri de bu maliyet baskısı. Haziran 2025 verileri, bu eğilimin önümüzdeki aylarda da sürebileceğini işaret ediyor.
Çiftçinin Karşılaştığı Zorluklar
Çiftçinin yaşadığı maliyet baskısını birkaç başlıkta özetlemek mümkün:
Likidite Sorunu: Girdilerin fiyatı yükselirken, çiftçinin ürününü sattığı fiyat aynı hızla artmıyor. Bu da üreticiyi borçlanmaya ya da krediye yöneltiyor.
Yatırımların Ertelenmesi: Yatırım kalemlerinin maliyeti yükseldiği için modern tarım teknolojilerine geçiş gecikiyor. Bu da verimlilik artışını sınırlıyor.
Hayvancılıkta Daralma Riski: Veterinerlik ve yem maliyetleri nedeniyle küçük üreticilerin sektörden çekilme ihtimali artıyor.
Verimlilikte Düşüş: Gübre kullanımındaki azalma, toprak verimliliğini düşürerek uzun vadeli tarımsal üretimi tehdit ediyor.
Ne Yapılmalı?
Uzmanlara göre, tarımsal girdi fiyatlarındaki artışın bu hızla devam etmesi halinde hem üreticinin hem de tüketicinin yükü taşınamaz hale gelebilir. Bu nedenle hükümetin bazı kritik adımlar atması bekleniyor:
Mazot ve gübrede destekleme politikalarının güçlendirilmesi,
Veterinerlik ve yem maliyetlerinde küçük üreticilere özel teşvikler sağlanması,
Tarım kredi kooperatiflerinin daha etkin finansman imkânları sunması,
Yerel üretim ve girdi tedarik zincirinin güçlendirilmesi.
Bu adımlar atılmadığı sürece, çiftçinin üretimden çekilmesi ya da ekim alanlarını daraltması kaçınılmaz görünüyor.
Sonuç: Çiftçinin Sesine Kulak Vermek Zorundayız
Haziran 2025 Tarım-GFE verileri, aslında sadece bir istatistik değil; çiftçinin tarlada, ahırda ve pazarda yaşadığı sıkıntının somut bir göstergesi. Üretim maliyetlerindeki artış, gıda fiyatlarını tetikliyor, bu da toplumun en temel ihtiyacı olan beslenme hakkını doğrudan etkiliyor.
Dolayısıyla bu tablo, yalnızca çiftçinin değil, tüketicinin de meselesi. Tarımda sürdürülebilirliği sağlamak için, çiftçinin maliyet yükünü azaltacak politikaların gecikmeden hayata geçirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, gıda güvenliği ve ekonomik istikrar açısından daha zorlu bir dönemin kapıda olduğu söylenebilir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar