Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı “Sosyoekonomik Seviye (SES)” verileri, aslında ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısını anlamak için çok önemli bir fırsat sunuyor. İlk kez bu denli kapsamlı bir çalışmayla, 26 milyondan fazla hanenin tamamı için sosyoekonomik skorlar hesaplandı. Eğitim, gelir ve meslek bilgilerinin birlikte değerlendirilmesiyle ortaya çıkan bu tablo, Türkiye’de refahın nerede toplandığını, nerelerde geri kaldığını tüm açıklığıyla gösteriyor.
Zenginlik Azınlığın Elinde, Orta ve Alt Gruplar Geniş
Türkiye genelinde hane halklarının yalnızca %1,1’i en üst seviyede, %11’i üst seviyede yer alıyor. Buna karşılık toplumun yaklaşık üçte ikisi orta ve alt kademelerde toplanmış durumda. Yani güçlü bir orta sınıf yerine, geniş bir “orta-alt” yelpazesi öne çıkıyor.
Özellikle dikkat çekici olan, en alt seviye grubunun %16,7 gibi oldukça yüksek bir orana sahip olması. Bu, her altı haneden birinin ciddi bir sosyoekonomik zorluk içinde yaşadığını ortaya koyuyor. Öte yandan “üst orta” (%19,7) ve “alt orta” (%16,5) grupları, ülkenin asıl omurgasını oluşturuyor. Ancak bu kesimlerin refah seviyesi, gelir ve eğitimdeki kırılganlıklar nedeniyle kolayca alt gruplara kayabilir.
Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin sosyoekonomik yapısında “orta direk” güçlü değil, daha çok dalgalanmaya açık bir denge üzerinde duruyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir: Üç Büyük Şehrin Ayrışan Profilleri
SES verileri en net şekilde büyükşehirlerdeki farklılıkları gözler önüne seriyor.
Ankara, özellikle eğitim ve kamu istihdamının yoğunluğuyla öne çıkıyor. Başkentte hanelerin %2,5’i en üst, %16,5’i üst seviyede. Bu oran Türkiye ortalamasının üzerinde. Ancak yine de toplumun alt kademeleri de belirgin biçimde varlığını sürdürüyor.
İstanbul hem en zengin hem de en yoksul kesimleri aynı çatı altında barındırıyor. %2,4 en üst ve %16,4 üst seviye oranı güçlü bir elit kesimi işaret ederken, %12,6 en alt seviye oranı da ciddi bir eşitsizliğe işaret ediyor. Kısacası İstanbul, “zenginlik ile yoksulluğun yan yana yaşandığı şehir” olmaya devam ediyor.
İzmir, en üst seviyede daha düşük (%1,2) kalsa da orta sınıf dağılımında daha dengeli bir görünüm sunuyor. Bu da kentin daha çok “istikrarlı orta sınıf yapısıyla” ayırt edici bir profil çizmesine yol açıyor.
Bu tablo aslında büyükşehirler arasındaki karakter farkını da ortaya koyuyor: Ankara’nın eğitim ve kamuya dayalı yapısı, İstanbul’un kutuplaşmış gelir dağılımı, İzmir’in ise görece dengeli profili.
Refahın Coğrafyası: İstanbul Zirvede
En üst ve üst seviyelerdeki hanelerin Türkiye içindeki paylarına bakıldığında, refahın nerelerde toplandığı çok net görünüyor. Bu seviyelerdeki hanelerin:
%28,6’sı İstanbul’da,
%11,5’i Ankara’da,
%6,7’si İzmir’de,
%3,9’u Bursa’da,
%3,3’ü Antalya’da.
Yani Türkiye’de zenginlik büyük ölçüde metropollerde toplanmış durumda. Anadolu’nun birçok ili ise alt ve en alt kategorilerde ağırlık kazanıyor. Bu tablo aslında bölgesel gelişmişlik farklarının hâlâ ne kadar derin olduğunu bir kez daha teyit ediyor.
İlçeler Düzeyinde: Çankaya Birinci, Çamoluk Son Sırada
SES çalışmasının en ilginç yanı, ilçe düzeyindeki dağılımların da açıklanması. Buna göre, en üst ve üst seviyedeki hanelerin en yoğun olduğu ilçe %4,1 ile Çankaya (Ankara) oldu. Onu Kadıköy (%2,4) ve Yenimahalle (%1,9) izledi.
Ortalama skor sıralamasında da Çankaya, Kadıköy, Beşiktaş, Etimesgut, Nilüfer, Bakırköy ve Güzelbahçe üst sıralarda yer aldı. Bu ilçeler, yüksek eğitim düzeyi, iyi iş olanakları ve görece yüksek gelir seviyeleriyle dikkat çekiyor.
Diğer tarafta ise Çamoluk (Giresun), Derebucak (Konya), Doğanşar (Sivas), Felahiye (Kayseri), Dikmen (Sinop), Pınarbaşı (Kastamonu) ve Bayramören (Çankırı) en düşük skora sahip ilçeler oldu. Bu bölgeler, eğitim imkanlarının sınırlı, ekonomik faaliyetlerin dar ve genç nüfusun göç eğiliminin yüksek olduğu yerler olarak öne çıkıyor.
Ne Anlama Geliyor?
Bu tablo, Türkiye’de sosyoekonomik farkların yalnızca bireyler arasında değil, bölgeler arasında da derin olduğunu ortaya koyuyor. İstanbul ve Ankara gibi merkezlerde yoğunlaşan refah, Anadolu’nun birçok ilçesinde neredeyse yok denecek kadar az.
Bir diğer önemli nokta, “güçlü orta sınıfın halen oluşmamış olması. Orta seviyelerde görülen geniş dağılım, ülkenin aslında potansiyel bir orta sınıfa sahip olduğunu, fakat kırılganlık nedeniyle bu kesimin ya üst seviyeye çıkamadığını ya da alt seviyelere gerileme riski taşıdığını gösteriyor.
Sonuç: Politika İçin Yol Haritası
SES verileri sadece bir tablo sunmuyor; aynı zamanda politika yapıcılara yol gösteriyor. Eğitim yatırımlarının artırılması, bölgesel kalkınma projelerinin hızlandırılması, gelir dağılımındaki uçurumları azaltacak düzenlemeler Türkiye’nin geleceği için kaçınılmaz görünüyor.
Çünkü eğer orta sınıf güçlenmezse, toplumsal refahın adil bir şekilde yayılması da mümkün olmayacak. İstanbul’un zenginliği ile Çamoluk’un yoksulluğu arasındaki fark, sadece rakamların değil, aynı zamanda gelecek nesillerin de kaderini belirleyecek.
Özetle: 2023 SES haritası bize Türkiye’de gelir, eğitim ve meslek dağılımının hâlâ çok kutuplu olduğunu, metropollerde refahın yoğunlaştığını, kırsalda ise yoksulluğun derinleştiğini gösteriyor. Bu tabloyu değiştirmek için sosyal politikaların güçlendirilmesi, orta sınıfın genişletilmesi ve bölgesel kalkınmaya ivme kazandırılması şart.