Türkiye’nin yönetilebilirten uzaklaşması…
Acaba siyasi iktidarı destekleyen kitlelerde de bir rahatsızlığa neden olmuyor mu?
Gördüğümüz kadarıyla “hukuk devletinin” yerini sanki keyfiyete bağlı yargı hamleleri almış gibi… Sabahın erken saatlerinde halk reyleri ile “seçilmiş belediye başkanlarının” gözaltına alınarak çok büyük bir operasyon kotarılmış gibi medyaya ve kamuoyuna yansıtılması, tutuklu olarak cezaevinde bekleyen millet iradesinin tescili olan başkanların birçoğunun iddianamesinin yazılmaması…
Birlikte yönetimden uzaklaşılınca durum böyle oluyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yetkileri ve güç kullanma kudretini tek ele verdiğinden, işler hızlı yürüyormuş ve hallediliyormuş havası oluşturulmuş olabilir.
Ama…
Adalet yok…
Demokrasi yok…
Basın ve medya özgürlüğü yok…
Bunun yerine ne var:
Muhalefete ve muhalif kesimlere kısıtlama var.
Türkiye’deki karamsar ve kaotik ortamı dağıtmanın yolu: Kanımca, bir erken seçim olabilir.
Bu durumda bazıların aklına şu gelecektir: Siyasal iktidar 5 yıllığına seçildi, seçim yılının sonuna kadar beklemek hakkı ve meşru bir süreçtir. Öte yandan muhalefetin manevra yapması siyasal iktidarın elindeki kamu gücü ve araçlarıyla engellenmekte. Artık şu da bir gerçek, kamuoyu yoklamaları olan seçim anketleri, AK Parti’nin “kan kaybettiğini” ayan beyan ortaya koyuyor. Uzatılan mikrofonlara yurttaşların veryansınları her şeyi açıklamakta: Yoksulluk, yoksunluk, bıkkınlık, bezginlik, karamsarlık, umutsuzluk, ne yapacağını bilememe. Yani, erken seçim yapılmalı demek için, başka ne olmalı?