İnsan, doğası gereği içinde zıtlıkları ve çelişkileri eşanda barındırmakta. İnsan insan ilişkisi, insan tabiat ilişkisi…
Hep daha iyiye ve ileriye tekâmül için olmuyor mu?
Olmuyor.
20.yy, insan doğasının çelişkileri ve zıtlıkları yüzünden o kadar fazla mahvoluşa ve savaşa tanıklık etti ki… İnsan hafızasında yer kalmış mıdır acaba, neden olduğu iğrençliklere?
Ama ne ki insan doğası böyle de…
İnsan hafızası da “su misali”… Akıp gidiyor… Unutkanlıktan mustarip.
Çağdaşlaşma ve modernleşme insanları hayat tarzları ve içinde varoldukları sosyal çevredeki faaliyetlerine istinaden daha medeni ve daha insancıl yapmadı mı?
Bu soruya verilecek cevap… Hem hem bağlacı ile kurulabilecek cümleden ibarettir.
2025 yılının ilk 6 ayında 281 kadınımız öldürülmüş ya da şüpheli bir şekilde ölmüş. (Korkusuz Gazetesi)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre, 2025 yılının Temmuz ayında 204 işçi hayatını kaybetmiş. 7 ayda ölen toplam işçi sayısı, 1165’e ulaşmış. Ekonomik krizden dolayı sayıları artan çocuk işçilerin yaşamlarını “ekmek parası” kazanırken kaybetmesi, vakaların en dramatik yönü. 2025 yılının Temmuz ayında 14 yaşın altında 3 çocuk, 15-17 yaş arasında 6 çocuk ve 65 yaş üzerinde 18 işçi, “çalışırken” yaşamlarını yitirmiş. (Birgün Gazetesi)
“İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” kadim geleneğinden gelen bir millet olarak…
Ne kadınlarımızı ne çocuklarımızı ne de emekçilerimizi hayatta tutabiliyoruz. Neden? İleri ve yüksek teknolojik bir yaşam döngüsü içinde varolmamıza rağmen… Eksik olan ne? Klişe laflar; vicdan, merhamet, sağduyu, aklıselim vb. Bunlar, ezbere bildiğimiz ve papağan gibi ikrar ettiğimiz laf-ı güzaf’lar. Kötücül kalpli kötü insanlarda varolan ama iyi insanlarda olmayan ne?
(. . . . . . . .)