(Anka kuşu — Yeniden doğuş kitabından)
Başarı, bu uzun seferde bütün kuşların uçuş şekillerini, rüzgâra karşı nasıl direndiklerini çok gözlemlemişti. Ama onların içinde bakmaya doyamadığı, büyük usta diyebileceği kadar iyi uçan tek kuş, kartaldı. İstediği anda kanatlarının durumunu değiştirerek daha hızlı veya daha yavaş uçabilirdi. Hızlı uçmak istediği zaman kanatlarının ön kenarlarını rüzgâra doğru çevirir ve böylelikle havayı keserdi. Hızını yavaşlatmak istediğinde ise kanatlarının geniş bölümünü rüzgâra doğru çevirirdi.
Geçen gece ilk kez kartalın daha üstün bir yeteneğini keşfetti. Sağ tarafında kerkez, sol tarafında şahin, üstünde baykuş uçarken o, her iki kanadının da ucundaki üç dört tüyü kaldırarak bu üç yırtıcı kuşun av hevesini kursağında bıraktı. Başarı, üç yırtıcının arasında kalan kartalın şüphelenmesinde ne kadar haklı olduğunu tam olarak anlayamıyordu. Ama o, etrafı yırtıcılarla çevrildiğinde, aniden kanatlarının yönünü değiştiriveriyordu.
Başarı, her üç yırtıcının kartalın uzağında kaldığını gördüğü an kartal, tedbirle havaya kaldırdığı tüylerini önceki yerine indirdi; çünkü tehlikenin önüne geçmişti.
Son iki gündür Başarı ile yan yana uçan çalıkuşunun aniden gözden kaybolması onu endişelendirdi. Bir an kanatlarını kapatıp yerinde döndü. Kuş görünmüyordu. Başarı, leylek, turna ve ördeğin kanatlarının arasına dikkatle baktı. Gecenin karanlığında o küçük canlının büyük kuşlara sığınmış olabileceğine ihtimal verdi. Çalıkuşu denilen o küçük canlı, dokuz santimetre ve on beş gramdan ibaretti. Ama Başarı’nın arayışı olumlu bir sonuç vermedi. Gariptir, bu esnada kartal gözlerindeki zar perdeyi, yani üçüncü göz kapağını sağlamca kapamıştı. Anne kartal, alışkanlık olarak bu ilave göz kapağını çocuklarına yem verince tedbir olarak kapatırdı ki, bütün vahşi duyguları kabarmış çocukları onun gözünü gagalamasınlar.
Başarı, sığırcık çocuklarını geride bırakmamak için sonsuzluk yolunu tutmadığında kartalın ona yuvada bıraktığı çocuklarını nasıl geride bıraktığını anlattığını, göğsünü döverek kendini örnek gösterdiğini hatırladı:
-Yola çıkmak için yalnızca maddi yükten değil, manevi yükten de sıyrılmak gerekir.
-Çocuğunu geride bırakan anne, hangi inançla sonsuzluğa kavuşacak? Sizin mantığınıza göre sonsuzluk, inançtan uzak olanların mekânı mıdır?
Sığırcığın net cevabı karşısında, kartal gibi muhteşem bir varlık susmuştu. Şimdi de Başarı çok sarsıldı. Usta uçuş yeteneklerine sahip olan bu kuş, onun gözünden bir anda düştü. Keşke o kötülüğe karışan kartalın, çalıkuşunun sağına soluna geçip onunla saklambaç oynadığını görmemiş olsaydı. Çalıkuşu dut ağacında daldan dala atlarken söylediği neşeli şarkıyı kartalla saklambaç oynarken de söylerdi. Oyun arkadaşını gizlice yemek… Çalıkuşunun sessiz sedasız kayboluşu, Başarı’yı üzdü. Onu en çok üzen de ihanetin sürü içinde iyice yaygınlaşmasıydı.
Kartal gibi böyle kusursuz uçma yeteneğine sahip bir canlının bu kadar fırsatçı ve kurnaz olduğunu kabul etmek, Başarı için çok zordu. Bir an gözlerini yumdu, kartalı görmek istemiyordu. Ama kartal, Başarı’yı gözleri kapalı ilerleme zorluğundan kurtardı. Yere inmek için özel tüylere sahip kuş, kuyruğunu doksan derecelik açıyla aşağı indirerek hızını azalttı ve kanatlarını da fren gibi kullandı. Ama hızını azaltırken kanatlarının üstünde oluşan hava akışı kartalın yere düşme tehlikesini arttırdı. Tüylerini kaldırarak o anlık tehlikenin önüne geçti. Bu yavaş hızla biraz ilerledi. Başarı dile getirmese de kartal aniden kendini iterek onun yanına ulaştığında çok korktu. Ama sonra yine önceki hızına döndü, kuyruğunu doksan derecelik açıyla aşağı eğip hızını azalttı. Çok geçmeden sürüden uzaklaşan kartal, lokum gibi yuttuğu çalıkuşundan bile daha küçük görünüyordu. Sonra tamamen gözden kayboldu. Kurnaz kartal, Başarı’nın gözünde bir hiçe dönüştü…
Kartal ve kartallar gibi dağların zirvesinde, kayalıkta yaşayan kuşların sayısı, dağlara rastladıkça azaldı. Onları, bu yuvaların güzelliği kendine çekti. Öyle görünüyordu ki yüksekliğe alışmış kuşlar, zirve aşkından vazgeçememişti.