Türkiye, coğrafi konumu, büyük iç pazarı ve serbest bölge altyapısı sayesinde yabancı yatırımcılar için cazip bir destinasyon haline gelmiştir. Ancak bu çekiciliğin sürdürülebilir olması, yatırımcıların Türkiye’de karar verirken dikkat ettiği kriterlerin anlaşılmasına bağlıdır. Bu makalede, yabancı sermayenin yatırım kararlarını şekillendiren başlıca kriterler ayrıntılı biçimde ele alınmaktadır.
1. Hukuki ve Düzenleyici Güvence
Türkiye’de yabancı sermayeyi düzenleyen başlıca yasal çerçeve 2003 tarihli 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’dur. Bu kanun:
Yabancı yatırımcılara yerli yatırımcılarla eşit muamele garantisi sunar
Ön izin yerine sadece bildirim sistemi öngörür; çoğu yatırım türünde yatırımcıya yatırım öncesi hükümet onayı gerekmez
Kamulaştırma durumunda uluslararası standartlara uygun, gerçek değer tespitine dayalı tazminat taahhüdü sağlar
Yatırımcıların kar, temettü veya satış gelirlerini serbestçe yurtdışına transfer etmesine izin verir
Bununla birlikte, bazı sektörlerde (örneğin medya, havacılık, enerji, savunma) özel izinler ve sınırlamalar uygulanmaktadır. Örneğin medya şirketlerinde yabancı sermaye oranı en fazla %50 olabilir; havayollarında ise şirketin yönetim ve sermaye yapısında Türk vatandaşlarının çoğunlukta olması gerekir
2. Sektörel ve Rekabet Kriterleri
Yatırım alanına göre özel düzenlemeler geçerli olabilir:
Teknoloji, enerji, finans, Telekom ve savunma gibi stratejik sektörler, sermaye sınırları, güvenlik incelemeleri, idari izinler gibi özel rejimlere tabidir
Şirket birleşmeleri ya da devralmalar (M&A) rekabet açısından Rekabet Kurumu’na bildirilmek zorundadır; bildirimin yapılmaması halde yıllık cirosunun %0,1’i oranında para cezası riski vardır
Yatırımcıların Türkiye içindeki yan şirketlerinin global faaliyetleri de rekabet açısından değerlendirmeye alınabilir
3. Ekonomik ve Makro-Göstergeler
Yatırımcılar, siyasi istikrar, enflasyon durumu, kredi derecelendirmesi, finansal suçlarla mücadele (örneğin FATF gri liste durumu) gibi makro unsurları dikkatle değerlendirir.
Örneğin Türkiye’nin FATF gri listeden çıkarılması ve kredi notundaki iyileşme, otomotiv ve veri merkezi yatırımları gibi alanlara yabancı ilgisinin artmasına katkı sağlamıştır
Hedeflenen yatırım tutarı: 2028’e kadar yıllık 15–20 milyar USD düzeyinde yoğun ve kaliteli doğrudan yatırım çekmek
4. Teşvik ve Finansal Destekler
Devletin sunduğu teşvik paketleri yatırımcı açısından belirleyici olabiliyor:
Elektrikli veya hibrit araç üretimine yönelik yatırımlar için 150 bin adet kapasiteye sahip fabrikalarla bağlantılı 5 milyar USD destek paketi hazırlanmıştır
Ayrıca serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar kurumlar vergisi, KDV muafiyeti, sigorta işçi gelir vergisi indirimleri gibi önemli avantajlar elde ederler
5. Yatırım Türüne Göre Değerlendirme
Yabancı yatırımcılar farklı motivasyonlara göre Türkiye’yi değerlendirir:
Greenfield yatırımları (yeni tesis kurulumları): uzun vadeli üretim planı ve teknoloji transferi hedefleyen yapılar.
Birleşme-satın alma (M&A): mevcut yerli şirketlerle ortaklık kurmak, pazar erişimini hızla sağlamak üzere tercih edilir.
Uygulamalı OLI (Ownership‑Location‑Internalization) paradigmasına göre yatırımcı bu üç unsur için uygun ortam arar
Bu bağlamda, yatırımcılar; pazar büyüklüğü, iş gücü maliyetleri, lojistik avantajlar, talep öngörüleri ve yerel ortaklık fırsatlarını değerlendirir.
6. Yasal Şeffaflık ve Hukuki Çözümler
Yabancı yatırımcıların dikkat ettiği diğer bir kriter, yatırım sonrası hukuki süreçlerdir:
Türkiye’de yatırım kararları yapılmadan önce hukuki durum analizi yapılır: şirket yapısı, sözleşmeler, lisanslar, fikri mülkiyet hakları gibi.
Uyuşmazlık çözüm yolları arasında Türk mahkemeleri, uluslararası tahkim (ICSID, New York Konv., ISTAC) gibi yollar bulunur
Rekabet Kurumu kararları kamuoyuna açılırken, güvenlik temelli FDI retleri genellikle ayrıntılı açıklama içermeyebilir; bu da yatırımcı açısından belirsizlik riski doğurabilir
7. Siyasi ve Güvenlik Boyutu
Yatırımlar, sadece ekonomik değil siyasi ve güvenlik açısından da incelenir:
Ulusal güvenlik endişesi olan sektörlerde (savunma, iletişim, enerji vb.) yatırımcılar, yatırımın kamu düzeni veya güvenlik açısından etkisini değerlendirmek zorundadır
Özellikle yabancı payı %50’yi aşan şirketler, taşınmaz edinimi gibi konularda özel izin gerektirir. Örneğin askeri alanlarda taşınmaz edinememe gibi kısıtlamalar söz konusudur
Özet Tablo: Yatırımcı Kriterleri (Çağdaş Perspektif)
Kriter Kategorisi Öne Çıkan Unsurlar
Yasal Güvence Eşit muamele, bildirim sistemi, mülkiyet koruması
Sektörel Düzenlemeler Medya, havacılık, finans gibi alanlarda özel izin ve pay sınırları
Makro ve Ekonomik Göstergeler Siyasi istikrar, enflasyon, kredi notu, FATF durumu
Teşvik ve Destekler Vergi muafiyetleri, teşvik paketleri, serbest bölge avantajları
Yatırım Modeli Greenfield vs M&A, teknoloji transferi, ortak girişim potansiyeli
Hukuki Şeffaflık & Tahkim Mahkemeler, uluslararası tahkim, Kurum kararlarının açıklığı
Güvenlik ve Ulusal Çıkar Yasaklı alanlar, stratejik sektörlerde yetki ve pay dağılımına ilişkin düzenlemeler
GELECEĞE BAKIŞ: Trendlere Yönelik Beklentiler
Türkiye’nin 2024–2028 FDI Stratejisi, kaliteli ve teknoloji odaklı projelerin çekilmesini hedeflemekte olup, yatırım sisteminde dijitalleşme ve bürokratik süreçlerin sadeleşmesi planlanıyor
mfa.gov.tr
Ayrıca, serbest bölgelerin altyapı desteği ve yatırımcı güveninin güçlendirilmesi öncelikler arasında yer alıyor.
Yapısal reformlarla uluslararası normlara daha da yakınlaşılmış, FDI sürecinin hızlanması ve belirsizliklerin azalması beklenmektedir. Böylece Türkiye’nin küresel FDI sıralamasındaki payını artırması hedeflenmektedir.
SONUÇ
Yabancı yatırımcılar açısından Türkiye cazip bir yatırım ortamı sunmakla birlikte; hukuki çerçeve sağlam, sektör temelli sınırlamalar net bir şekilde tanımlanmış, ekonomik göstergeler dengeli, teşvikler stratejik ve yatırım türlerine göre esneklik tanıyan bir yapıya sahiptir. Ancak yatırımcılar; düzenleyici kurumlar, ulusal güvenlik hassasiyetleri, teşvik unsurları ve genel makro yapı gibi çok boyutlu kriterleri dikkatle değerlendirmelidir.
Bu bağlamda, Türkiye’ye gelen yatırımcılar, yatırım stratejilerini belirlerken hem ülkenin uzun vadeli potansiyelini hem de yatırım güvenliğini dengeleyen bir yaklaşım sergilemelidir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar