Yusuf Mehmet Suayi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sessiz Çığlıklar

Sessiz Çığlıklar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tiyatro… Sadece sahnede oynanan bir oyun değil, bir milletin aynasıdır. Her replik, her jest, her suskunluk; aslında içimizden geçen ama çoğu zaman söyleyemediğimiz hakikatlerin dışavurumudur.

Geçtiğimiz akşam izleme şansı bulduğum “Sessiz Çığlıklar” adlı oyun, beni koltuğuma çiviledi. Kalabalığın arasından süzülen bir fısıltı gibi, içimize işleyen bir anlatım gücüyle sahneye yerleşti. Oyunun başrolünde yer alan karakterin yaşadığı iç çatışma, aslında hepimizin bir dönem boynuna dolanan sessiz bir haykırış değil miydi?

Bu yazıyı yalnızca bir oyunu övmek ya da eleştirmek için değil, tiyatronun gücünü hatırlatmak için yazıyorum. Teknolojinin ışıkları altında gölgede kalan bu kadim sanat, hâlâ kalbimize dokunmanın bir yolunu buluyor. Çünkü tiyatro, “an”da var olan tek sanat dalı. Geri saramazsınız, durduramazsınız, ileri alamazsınız. Yaşarsınız.

O sahnedeki oyuncuların teri, sesi, titreyen dudakları, bastırılmış gözyaşları… Tüm bunlar yalnızca bir performans değil; bir davettir. İnsan olmaya, anlamaya, hatırlamaya…

Bugün tiyatro salonları hâlâ ışıklarını yakıyorsa, bu; susturulamayan bir hakikatin, seyirciyle her defasında yeniden buluşmak istemesindendir.
Ve biz…
İzlemekle kalmamalı, sahip çıkmalıyız.

Çünkü perde her kapanışında bir hayal daha sönmemeli

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!