Türkiye ekonomisi son yıllarda dış ticaret alanında önemli değişim ve dönüşümler yaşıyor. İhracat rakamlarında yüz güldüren artışlar söz konusu. Otomotivden savunma sanayiine, gıdadan makine ve tekstile kadar geniş bir yelpazede ürünler dünya pazarlarına açılıyor. Yeni pazar arayışlarıyla Asya, Afrika ve Orta Doğu’ya yönelen ihracatçılar, Avrupa’ya olan bağımlılığı çeşitlendirme yolunda önemli adımlar atıyor. Özellikle tarım ve gıda ürünlerinde, Türkiye coğrafi avantajını iyi kullanarak genişleme potansiyeline sahip.
Ancak madalyonun öteki yüzü, ithalatla karşımıza çıkıyor. Özellikle enerji ürünleri, yüksek teknolojili cihazlar ve ara mallarda süregelen dışa bağımlılık, dış ticaret açığının temel nedenlerinden biri. Yerli sanayinin büyük bölümü hâlâ ithal girdilere bağımlı çalışıyor. Bu durum, döviz kuru dalgalanmalarına karşı ekonomiyi savunmasız bırakıyor. Ayrıca yüksek teknoloji ithalatı, yerli AR-GE yatırımlarının ne kadar stratejik olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.
Dış ticaret açığı, zaman zaman cari açıkla da birleşerek ekonomide kırılganlıkları artırabiliyor. Ancak son dönemde uygulanan ihracat teşvikleri, yerli üretimi destekleyen politikalar ve enerji yatırımları sayesinde bu fark yavaş yavaş kapanmaya başladı. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar, sadece ithalatın değil, dış ticaret açığının da gelecekteki seyrini değiştirebilir.
İhracatta dijitalleşmenin ve e-ihracatın artışı, KOBİ’ler için yeni kapılar aralıyor. Aynı zamanda kadın girişimciler, kırsal kalkınma projeleri ve sürdürülebilir tarım politikaları sayesinde daha geniş bir üretici profili, ihracat zincirine dahil oluyor. Bu olumlu gelişmeler, Türkiye’nin küresel ticaretteki gücünü artırma potansiyelini barındırıyor.
Ancak unutulmamalıdır ki dış ticaret sadece nicelik meselesi değil, nitelikli ve sürdürülebilir üretim meselesidir. Katma değeri yüksek ürünler üretmeden, dışa bağımlılığı azaltmadan ve dijital dönüşümde mesafe almadan dış ticaret dengesi kalıcı bir istikrara ulaşamaz.
Sonuç olarak, Türkiye dış ticarette hem fırsatlarla dolu bir yükseliş çizgisi izliyor hem de yapısal sorunlarla yüzleşiyor. Çözüm; yerli üretimi destekleyen, teknolojiyi önceleyen, kırsalı kalkındıran ve enerji bağımlılığını azaltan bütüncül bir stratejiyle mümkün. Bugün atılacak akılcı adımlar, yarının güçlü ve dengeli Türkiye’sinin temelini oluşturacaktır.