
Zehra Bilici / Eskişehir Medyabir Haber Ajansı (MHA) – Çocuk Hematoloji ve Onkoloji… Bir anne babanın en zor duyduğu teşhislerin başında gelir: “Çocuğunuz kanser.” İşte tam da bu noktada, Eskişehir’de yıllardır sessiz ama devrim niteliğinde bir mücadele yürüyor. ESOGÜ Tıp Fakültesi’nde Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir’in öncülüğünde kurulan Kök Hücre Nakil Ünitesi, bu mücadelenin en umut dolu cephesini oluşturuyor.

2014’ten beri aktif şekilde çocuk hematolojik hastalıklar, lösemi ve diğer kanser türleriyle savaşan bir ekip, artık yalnızca tanı koymakla kalmıyor; tedavi sürecini Eskişehir’de başarıyla sürdürebiliyor. Üstelik bu sadece tıbbi bir başarı değil. Aynı zamanda sosyal, ekonomik ve psikolojik bir yükün de ortadan kalkması demek. Daha düne kadar şehir dışında nakil olmak zorunda kalan hastalar artık kendi şehirlerinde, ailelerinin yanında tedavi görüyor. Bu çocukların anneleri, babaları artık evlerinden kopmak zorunda değil.
Kök hücre nakli, özellikle lösemili çocuklar için kritik bir dönüm noktası. Lösemi, %90 oranında tedavi edilebilen bir hastalık haline gelmiş durumda. Ancak relaps – yani hastalığın tekrarlama riski – ve dirençli tipler için kök hücre nakli hayati önemde. Prof. Dr. Özdemir’in anlattığına göre, çocuklar nakil merkezine alışıyor, hekimlerine güveniyor, uzun süren bu zorlu yolculukta tedavilerini kendi şehirlerinde sürdürebilmenin huzurunu yaşıyor. Tedavi sadece ilaç değil, aynı zamanda moral, çevreye alışma ve güven duygusu da demek.
Her yıl 4700 çocuğa kanser teşhisi konan ülkemizde, en yaygın tür lösemi. Onu lenfomalar ve beyin tümörleri takip ediyor. Bu veriler, bize kök hücre ve kemik iliği bağışının ne denli hayati olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ancak ne yazık ki Türkiye’de hâlâ kök hücre bağışı bilinci yeterli değil. Oysa hepimiz bir gün bir hastaya hayat olabilecek dokuyu taşıyor olabiliriz.
Prof. Dr. Özdemir’in de ifade ettiği gibi, nakil sürecinde ilk olarak aileden uygun donör araştırılıyor. Uygun eşleşme bulunamazsa Türk Kök üzerinden gönüllü bağışçılar taranıyor. Türk Kızılayı aracılığıyla gönüllü bağışçı olmak son derece kolay; üç tüp kanla başlayıp büyük bir umudu büyütüyorsunuz.
Bugün Eskişehir’de kurulan bu merkezde artık “şehir dışına sevk” ifadesi giderek siliniyor. Kök hücre nakli artık burada mümkün. Hastaların sosyal hayattan kopmadan, maddi yükler yaşamadan tedavi alabilmesi çok büyük bir kazanım. Türkiye’nin her ilinde, böyle merkezlerin kurulması için örnek alınması gereken bir model var elimizde.
Bu yazıyı okuyan herkese bir çağrım var: Kök hücre bağışçısı olun. Belki de bir çocuğun doğum gününü bir kez daha kutlamasına vesile olursunuz. Unutmayalım; bir tüp kanla hayat vermek mümkün. Gerçek kahramanlık bazen laboratuvar önünde atılan bir imzayla başlar.