Manav tezgâhlarında dizilen kırmızı elmalar, pırıl pırıl domatesler gözümüzü kamaştırıyor. Ama o parlak kabukların ardında, çıplak gözle göremediğimiz kimyasallar gizleniyor: Pestisitler.
Zararlılardan korunmak için kullanılan bu tarım ilaçları, toprağa, suya ve sofralarımıza kadar uzanan bir kimyasal zincirin parçası.
Peki bu zincirin son halkasında kim var? Elbette biz, yani tüketiciler.
🧪 GÜNCEL VERİLER NE DİYOR?
Greenpeace Türkiye’nin 2025 yılında yayımladığı “Pestisitler ve Çocuklar” raporuna göre:
Her 3 üründen 1’i mevzuata uygun değil.
155 meyve-sebze örneğinin %61’inde birden fazla pestisit kalıntısı bulundu.
%43’ünde PFAS (kalıcı ve vücutta biriken) içerikli kimyasallar yer alıyor.
%31,6’sında ise doğrudan kanser riski, hormon bozukluğu ve nörolojik gelişim sorunlarına neden olabilecek kimyasallar tespit edildi.
En çok limit aşımı salamura yaprak, yeşil sivri biber, ıspanak, armut ve elmada görüldü.
Bu ürünlerin çoğu doğrudan sofralarımıza geliyor. Özellikle çocuklar, gelişim döneminde bu kimyasallara karşı çok daha savunmasız.
🚫 İHRACATTAN DÖNEN TARIM ÜRÜNLERİ
2025’in ilk yarısında Türkiye’den Dubai’ye ihraç edilmek istenen limonlarda yasaklı pestisitler tespit edildi. Bu ürünler imha edildi ve üreticiye cezai işlem uygulandı. Ancak bu olay, sistemin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
🧭 ÇÖZÜM VAR MI? VAR AMA KARARLI POLİTİKALAR GEREKİYOR
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2025 yılında AB ile uyumlu olacak şekilde pestisit limitlerini güncelledi. Bu adım önemli, ancak denetim mekanizmalarının da buna paralel olarak güçlendirilmesi şart.
Çözüm önerileri:
Organik ve entegre tarım modelleri desteklenmeli.
Üreticiye pestisit kullanımında bilinç kazandıracak eğitimler verilmeli.
Tüketici bilinçlenmeli: Yerel üreticiye yönelmeli, mevsiminde ürün tercih etmeli.
Pestisit analiz sonuçları kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılmalı.
📣 BİR KİMYASAL, BİR GELECEĞİ ETKİLEYEBİLİR
Bizler her lokmamızda yalnızca gıdayı değil, onun üretim sürecini de “tüketiyoruz”.
Toprakla bağımızı sadece verimle değil, sağlık ve sürdürülebilirlikle de kurmak zorundayız.
Pestisitlerin yok ettiği sadece zararlı böcekler değil; arılar, kuşlar, mikroorganizmalar ve hatta bizim bedenlerimiz.
Görmediğimiz kimyasallar, aslında hayatımızı en çok etkileyenler olabilir.