Türkiye Bu Oyunun Kurallarını Nasıl Yazar?
Geçen yazıda demiştik ya: “Bu dış ticaret oyunu büyük bir pazar yeri gibi, ama masada oturmak kolay değil.” Peki Türkiye bu masada nasıl oyuncu değil de oyun kurucu olur?Yani başkalarının kuralına göre oynamak yerine, kendi şartlarını nasıl koyar? Hadi gelin biraz halk diliyle, açık açık konuşalım.
1. Ürettiklerimiz Değil, Nasıl Ürettiğimiz Önemli
Herkes üretim yapıyor. Ama mesele bu değil. Mesele şu:
Sen 1 liraya mal ettiğin ürünü, kaça satıyorsun?
Eğer 1.10’a satıyorsan, işçilikten başka bir şey yapmıyorsun. Ama o ürünü markalaştırır, teknolojiyle donatırsan, 10 liraya bile satarsın.
Bakın Apple, bir telefonu 500 dolara üretiyor ama 1500 dolara satıyor. Bizim firmalar ise 1000 dolarlık makineyle ürettiği malı 1050 dolara zor satıyor. İşte fark bu!
2. Hammaddenin Peşinden Koşmak Yerine, Hamleyi Yap
Türkiye, hâlâ üretiminin büyük kısmında dışa bağımlı. O yüzden döviz arttı mı her şey altüst oluyor.
Bir ülke oyunu kurmak istiyorsa, ham maddeyi ya bulur ya da kendi üretir. Savunma sanayi bu işin örneğidir.
Düşünsene, daha düne kadar İHA’ları bile dışarıdan alırken şimdi biz satıyoruz. Aynı aklı tekstile, tarıma, elektroniğe taşımalıyız.
3. Ortaklıklar Kur, Ama Ortada Kalma!
Dış ticaret sadece “al-sat” değildir. Strateji işidir. Türkiye’nin Afrika’da, Orta Asya’da, Latin Amerika’da daha çok ortaklık kurması lazım.
Sadece Avrupa’ya yaslanarak oyun kurucu olunmaz.
O pazarlara teknoloji götür, yatırım yap, eğitim ver. Böylece sadece ürün değil, sistem satarsın. O zaman seni dinlerler, seni beklerler.
4. Lojistik ve Dijital Altyapı: Görünmeyen Güç
Malı üretmek yetmez, onu hızlı ve güvenli taşımak gerek. Türkiye, Çin ile Avrupa arasında önemli bir köprü. Bunu daha iyi kullanmalı.
Ama bugünün köprüsü sadece kara yolu değil; dijital hatlar da köprü artık. E-ihracat, dijital pazarlama, blockchain gibi teknolojileri iyi bilen, yöneten ülkeler kazanacak.
5. En Büyük Güç: İnsan Gücü
Türkiye’nin en kıymetli kaynağı, gençleri. Ama bu gençlerin enerjisi sadece sınava hazırlanmakla, diplomayla harcanırsa yazık olur.
Gençlere üretim, yazılım, girişimcilik ve dış ticaret vizyonu verilmeli. Onlara sadece “iş bul” değil, “iş kur” denilmeli.
Unutmayalım, oyunu kuranlar önce insanına inanır.
Masada Kalıcı Olmak İçin:
Türkiye eğer dış ticarette oyun kurucu olmak istiyorsa;
Akılcı, katma değerli üretim yapmalı
Pazarı değil sistemi satmalı
Ortaklıklarla güçlenmeli
Gençlerine güvenmeli
Ve elbette dış politikada istikrarı korumalı
Çünkü güç, sadece fabrikada değil; zihinde, vizyonda ve cesarette