Çarşıda pazarda dolaşınca anlatılanların masal olduğunu anlıyor ve fark ediyorsunuz…
Siz bakmayın siyasal erk kanadından gelen…
Enflasyonumuz düşüşe geçti…
Güven ortamı doğuyor filan felan…
Çarşıyı ve pazarı gezdiğinizde…
Tezgâhtaki ürünlere dokunmaya çalıştığınızda, elinizin yandığını görüyorsunuz…
Nasıl ki… Kafada bir proje tasarlamak ile onu uygulamaya geçirmek arasında somutluk farkı varsa…
Mesela, Amerika’ya gitmeyi düşünüyorum, Amerika’da yeni bir hayata başlayacağım demekle, bir hafta sonra Amerika’da farklı bir coğrafyadan sevdiklerine seslenmek de farklı bir durum…
Bu bağlamda…
Kiraz’ın, çileğin, sivri biberin neredeyse “değerli emtia” kategorisine yükseldiği, enflasyonist ortamda, gerçekçiliğini “ânında test edebileceğiniz” söylemlerde bulunmak hem hayalkırıklığına hem de güven duygusunun iyice çökmesine neden olmaktadır.
Koronavirüs döneminde nasıl ki bazı önlemler alındı, alınmaya çabalandı. Bu dönemde de hanehalklarının tüketim harcamalarının daha fazla enflasyonu azdırmayacak biçimde, alımgüçlerini artıracak düzeyde desteklenmeleri elzemdir.
Sanırım bunun için de para politikası değil…
Maliye politikası araçlarına ihtiyaç vardır.