Çocukların dünyasında oyun; sadece eğlence değil, aynı zamanda en güçlü öğrenme aracıdır. Onlar oynarken hayal kurar, dener, başarır, düşer ama tekrar kalkarlar. İşte yaratıcı drama tam da bu doğal süreci temel alan, eğitici ama baskısız bir yaklaşımla çocuğa dokunan sihirli bir yöntemdir.
Yaratıcı drama; tiyatro oyunlarının sahne kaygısından arınmış hâlidir. Çocuk burada bir “rol”e girer ama not almak için değil; kendini keşfetmek, başkalarını anlamak ve dünyayı yeniden kurmak için. Bir gün uzaylı olur, ertesi gün ormanda kaybolmuş bir kedi. Her rolde biraz daha büyür, biraz daha cesaretlenir.
Bugünün dünyasında çocuklar çoğu zaman ekranlara sıkışmış, sınavlara odaklanmış, duygularını ifade etmekten çekinen bireylere dönüşüyor. Oysa yaratıcı drama; konuşamayanı konuşturan, içine kapananı açan, farklılığı kutlayan bir yöntemdir. Drama sürecinde “yanlış yoktur”. Çünkü buradaki hedef, doğruyu bulmaktan çok denemek, hissetmek ve paylaşmaktır.
Bir drama atölyesinde öğretmen değil, bir “lider” vardır. O lider, çocuğun önüne harita koymaz; birlikte keşfetmeyi önerir. Bu keşif sürecinde çocuk; empati kurmayı, grup içinde yer almayı, kendini ifade etmeyi ve en önemlisi “dinlemeyi” öğrenir.
Yaratıcı drama, çocuğun sadece sanatsal becerilerini değil; sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini de destekler. Düşünmeyi öğretir, düşündüğünü anlatabilmeyi sağlar. Bugün bir çocuğun özgürce “Ben böyle hissediyorum!” diyebilmesi, gelecekte sağlıklı bireyler yetiştirmenin en temel yapı taşıdır.
Bazen bir çocuğun hayal kurmasına alan tanımak, ona verilen en kıymetli hediyedir. Çünkü hayal kuran çocuk, düşünen çocuk olur. Düşünen çocuk ise, yarının vicdanlı yetişkini…
🎭 Yaratıcı drama eğitimi; sadece sahnede değil, hayatın tam ortasında bir oyundur. Ve bu oyunu çocuklar en güzel hâliyle oynar…