Erhan Salman

Kadim Meseleler, Yeni Anayasa Yapamamak, Demokratikleşememek

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gündemimiz yeni bir polemik tesis edilinceye kadar belli:

– Yeni bir anayasa yapmak,

– Terörsüz Türkiye çabalarının nihayete ermesi.

Şimdi o zaman bizim yeni anayasadan muradımız şunlar olmalı:

– Türkiye’de siyaset kurumunun üzerindeki tüm engelleme ve vesayet mekanizmalarının sonlandırılması.

– Öte yandan, hukuk sistemimizin eğer ki çağa uygun olarak daha modern olması için çaba sarf edilecekse bu da ancak “demokratikleşme” adımlarıyla anlamlı olur.

– Yine, temel hak ve hürriyetlerin alanının genişletilmesi.

– Adalete olan güven ve saygının yeniden inşa edilmesi. Yine, adil yargılanma inancının, tekrardan toplumumuzda karşılık bulması.

– Tüm yurttaşlarımızın, ırk, etnisite ve dil farklılığı gözetilmeden ve ayrıca hiçbir imtiyaz sağlanmadan, devlet nezdinde birinci sınıf birey vatandaş muamelesi görmesi…

– Din ve vicdan özgürlüğü bağlamında artık “laiklik” ilkesiyle uğraşılmaması; çünkü laiklik denen enstrüman hem dindar vatandaşlarımızın hem de inançsız vatandaşlarımızın ibadet ve dinî görüşlerini teminat altına almaktadır.

Ne ki son günlerde iktidar odaklı gelişmelere bakıldığında hiçte bu minvalde değişimlerin içinde olmadığımızı görüyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkûmiyet kararı ve belediyeye yönelik soruşturmalar.

Yine, hüküm giymeden, insanların “tutuklu olarak” cezaevinde dava sürecinin akıbetini beklemeleri… Öte yandan muhalefetin bu tip adli faaliyetler ile sindirilmeye çalışılıyor intibaının toplumumuzda oluşturulması ve tek tek bireylerin muhalefet yapmaktan ve düşüncelerini açıklamaktan imtina etmeleri. Anayasal hakların kullanılmasının bile örtülü olarak kısıtlanması.

İmdiii…

Gerçekten de bir toplumda muhalefet neredeyse pasifize edilmeye çabalanıyorsa bu toplumda yeni diye yapılacak hiçbir şeyin hakikat karşılığına inanamazsınız.

*** 

AK Parti iktidarları döneminde 82 ANAYASASI, 6 defa değiştirildi:

2004
2005
2006
2007
2010
2017’de
 yapılan değişiklikle parlamenter demokrasiden “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine-Modeline” geçildi.

Şöyle bir durup düşünmemiz gerekmekte veya muhakememizi şu doğrultuda yapmalıyız:

Neden, yeni bir anayasa yapılmak istenir/isteniyor?

Yapılacak anayasadan hangi çevrelerin beklentisi vardır; yani baskı gruplarının telkin ve tazyikleri sonucunda mı yoksa tüm milletin âli çıkarlarının gözetilmesi babında mı yeni anayasa yapılacaktır?

En önemlisi tabiî ki anayasa hangi usulle yapılacak; geniş bir konsensüs tesis edilerek mi, ya da kapılı kapılar ardında dar bir heyete dikte ettirilerek mi?

Bildiğiniz gibi anayasalar, toplumsal sözleşme olarak, genel bir oydaşmayı ve rıza alımını gözetmek durumundadır. Geniş çevrelerin olurunun- rızasının alınmadığı bir sözleşme veya metin, kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur.

Yine bu bağlamda, muhalefet belediyelerinin neredeyse gün aşırı bir gözaltı operasyonuna tâbi tutulması, insanların tutuklanmasının genel bir edim hâline dönüştürülmesi; siyasal erkin kamuoyu önünde seslendirdiği hedefler ile pratiğin kesişmediğini göstermekte.

Şimdi biraz es verip aklımızı kullanmak durumundayız: Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyu önündeki konuşmalarında, demokrasi ile temel hak ve özgürlüklerin nasıl genişletildiği ve ilerletildiği mevzularında mütemadiyen tek parti dönemi (İsmet İnönü dönemini kastetmekte) eleştiri retoriğini kullanmakta ise de…

Esasında, genel olarak muhalefet saflarındaki hissiyat, senelerdir Türkiye’nin “tek adam” ve “tek parti” rejimi/idaresinde olduğudur.  Bu husus daha da uzatılabilinir; çünkü iktidara baktığınızda tek parti anlatısı var, muhalefete baktığınızda da tek parti anlatısı var… Tam anlamıyla demokratikleşmenin olgunlaşmadığı bir toplumda umutvâr olmak, kanımca enseyi karatmamak tabiriyle filizlenebilir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!