Aysel Akkanat

Bayramlar Ekrana Sığmaz

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eskiden bayramlar, küslerin barıştığı, kalplerin yumuşadığı, evlerin birbirine açıldığı günlerdi. Sadece takvimde değil, insanın içinde yer eden bir ruh hâliydi. Herkesin yüzünde ortak bir sevinç, herkese ait bir huzur vardı. Şimdi aynı takvim işliyor ama sanki bayramın ruhu eksik.

“Nerede o eski bayramlar?” sorusu, bir kalıp cümle değil artık; içimizi burkan bir fark ediş. Çünkü mesele sadece bayramlar değil. Biz aslında o günlerin temsil ettiği bir zamanı özlüyoruz.
Proust’un dediği gibi: “Bir yerin özlemini duyduğumuzda, aslında o yerin temsil ettiği zamanı özleriz.” Yer değil, zaman eksik bizde.

Bir zamanlar, bayram sabahları evin içinde bir heyecan dolaşırdı. Ayakkabılar parlatılır, kolonya hazırlanır, şeker tabakları dizilirdi. Çocuklar sevinçle uyanırdı. Bugün ise birçok çocuk için bayram, sadece tatil demek.

Geçtiğimiz hafta dersine girdiğim bir öğrencim, ağlamaklı gözlerle karşıma geldi. Biraz gülümsesin istedim, bayramdan söz açtım:
“Yeni giysiler, ailenle geçireceğin zaman, ziyaretler…”
Başını eğdi, yüzü asıldı:
“Ben bayramları sevmiyorum. Büyükleri ziyaret etmekten hoşlanmıyorum.”
Ne yapmayı sevdiğini sordum.
“Bilgisayar oynamak, film izlemek,” dedi.
İşte o an, içimde acı bir gerçek yankılandı. Biz çocuklarımıza bayramı anlatamamışız. Hatta hissettirememişiz. O ruhu aktaramamışız.

Çoğu zaman teknolojiyi suçluyoruz, kimi zaman sistemin yoğunluğuna bahane buluyoruz. Belki de en büyük pay bizim; yetişkinlerin. Çünkü biz, kolay olanı seçtik. Gelenekleri aktarmak yerine ekranlara teslim ettik çocukları. Ziyaretleri yük, sohbetleri zaman kaybı, bayramları “eski moda” olarak gördük.
Bugün bayram. Evet, hâlâ kutluyoruz. Ama sosyal medyada, birbirine benzeyen mesajlarla, otomatik gülücüklerle. Gerçek sevinç ekranlara sığmıyor. Çünkü bir yanda hâlâ savaşın içinde, açlığın ortasında, yalnızlığın içinde bayram sabahına uyanamayan çocuklar var.
İşte bu yüzden ekranlardan uzaklaşmak, sessiz kalmak değil; gerçek duyuşlara yer açmak demek. Bayram, başkasının acısını hissedebildiğimiz sürece bayramdır.
Belki hâlâ geç değil. Belki bir çocukla yapılan içten bir sohbet, yaşlı birinin elini tutmak, gerçekten dinlemek… her şeyi yeniden başlatabilir.
Çünkü bayramlar dijitale değil, kalbe sığar.
Ve bayramlar, ancak birlikte anlam kazanır…

Bugüne not;
“Bayramı yaşatmak, hatırlamak kadar hissettirmektir. Unutursak yalnız kalırız; hatırlarsak çoğalırız.”

Bugüne not;
“Bayramı yaşatmak, hatırlamak kadar hissettirmektir. Unutursak yalnız kalırız; hatırlarsak çoğalırız.”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medyabir Haber Ajansı ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!